İsrail’in resmi kuruluşu, 14 Mayıs 1948’de gerçekleşti. Bu tarih, Yahudi Devleti’nin bağımsızlığını ilan ettiği ve Filistin topraklarının bölünmesine yol açtığı gün olarak tarihe geçti. İsrail’in kuruluşu, Birleşmiş Milletler’in 1947’de Filistin’i Yahudi ve Arap devletleri olarak iki ayrı devlet olarak bölmeyi önerdiği BM Paylaşım Planı’na dayanıyordu. Ancak, bu plan Arap liderler ve Filistin halkı arasında büyük bir hoşnutsuzluğa yol açtı.
İsrail’in Kurulmasıyla Yüz Binlerce Filistinli Mülteci Haline Geldi
İsrail’in kurulmasıyla birlikte, Filistin topraklarında yaşayan yüz binlerce Filistinli mülteci haline geldi. Bu durum, bölgedeki Arap ülkeleri ile İsrail arasında sürekli çatışmalara yol açtı. 1948 Arap-İsrail Savaşı, İsrail’in bağımsızlığını ilan etmesinden hemen sonra patlak verdi ve bölgedeki Arap ülkeleriyle İsrail arasında yaşanan ilk büyük askeri çatışmaydı. Savaş sonucunda, İsrail toprakları genişledi ve Filistin topraklarından bazı bölgeler İsrail’e dahil edildi.
Altı Gün Savaşları 1967’de Yaşandı
1967’de Altı Gün Savaşı olarak bilinen bir başka önemli çatışma yaşandı. İsrail, bu savaşta Batı Şeria, Doğu Kudüs, Gazze Şeridi ve Golan Tepeleri de dahil olmak üzere önemli Filistin bölgelerini ele geçirdi. Bu toprakların işgali ve yerleşim birimlerinin inşası, uluslararası arenada büyük eleştirilere yol açtı. BM Güvenlik Konseyi’nin 242 sayılı kararı, İsrail’in işgal ettiği bölgelerden çekilmesini ve tüm taraflar arasında barışçıl bir çözüm bulunmasını talep etti, ancak bu talepler uzun süre yerine getirilmedi.
İsrail-Filistin Çatışması Hala Devam Etmekte
Filistin-İsrail çatışması ve Filistinlilerin kendi devletlerini kurma hakkı konusundaki anlaşmazlıklar devam etmektedir. Filistin topraklarında yerleşim birimlerinin genişlemesi, duvar inşası ve Filistinlilere yönelik çeşitli kısıtlamalar gibi eylemler, uluslararası toplumda İsrail’in politikalarına yönelik eleştirilere yol açmaktadır. Bu durum, bölgedeki istikrarsızlığı artırmakta ve barış görüşmelerini olumsuz etkilemektedir. Bugün, İsrail-Filistin çatışması hala devam etmekte olup, uluslararası barış çabaları ve diplomatik girişimler bu sorunun çözümü için devam etmektedir.
İsrail’in nüfusu, farklı dönemlerde farklı göç dalgalarıyla şekillenmiştir. Modern İsrail devletinin kurulmasının ardında yatan ana faktör, Yahudi Diasporası’ndan (Yahudi topluluklarının dünya genelinde yayılması) gelen göç dalgalarıdır. Bu göçler, Yahudi yerleşimcilerin Filistin’e dönmesini sağlamıştır.
Özellikle Rusya Ve Doğu Avrupa’dan, Filistin’e Göç Ettiler
Yüzyılın sonlarından itibaren, siyasi ve dini baskılardan kaçan Avrupa’daki Yahudiler, özellikle Rusya ve Doğu Avrupa’dan, Filistin’e göç etmeye başladılar. Daha sonra, II. Dünya Savaşı’nın ardından Holokost’tan kaçan Yahudiler, Avrupa’dan ve diğer bölgelerden Filistin’e yerleşmeye başladılar.
Yahudilerin Filistin’e göç etmesi, bölgedeki Arap nüfusuyla çatışmalara yol açtı. 1947’de Birleşmiş Milletler, Filistin’i Yahudi ve Arap devletleri olarak bölmeyi önerdiği bir planı kabul etti. İsrail’in resmi olarak bağımsızlığını ilan ettiği 14 Mayıs 1948’de, bu bölmeyi kabul etmeyen Arap ülkeleri ve Filistinli gruplar arasında savaş patlak verdi. Bu savaş sonucunda yüz binlerce Arap Filistinli mülteci haline geldi. Aynı zamanda, çeşitli ülkelerden ve bölgelerden gelen Yahudi göç dalgaları İsrail nüfusunu oluşturdu.
Günümüzde İsrail nüfusu, doğu Avrupa, Rusya, ABD, Latin Amerika, Etiyopya, İran ve diğer Orta Doğu ülkelerinden gelen Yahudi göçmenlerin yanı sıra, doğu Avrupa ve Kuzey Afrika’dan gelen Mizrahi (doğu) Yahudileri ile Sephardi (İspanya ve Portekiz) Yahudileri gibi çeşitli etnik grupları içermektedir. Bu çeşitlilik, İsrail’in kültürel ve etnik mozaik yapısını oluşturur.